Trouw Nutrition Türkiye tarafından beş yıl aranın ardından düzenlenen Ruminant Akademi’de, sürdürülebilir tarım ve hayvancılığın geleceği kapsamlı bir şekilde masaya yatırıldı. ‘Sürdürülebilirlik’ ve ‘İklim Değişikliğinin Hayvancılık Üzerindeki Etkileri’ konularının odağa alındığı program, sektör temsilcilerinin yoğun katılımıyla 25-26 Ekim tarihlerinde Antalya Sirene Belek Otel’de gerçekleşti. İklim değişikliği, artan nüfus ve doğal kaynakların tükenmesi gibi önemli tehditlere karşı sürdürülebilir yaklaşımlar geliştirilmesi gerektiğine vurgu yapıldı.
Ruminant Akademi’nin açılış konuşmasını yapan Trouw Nutrition Türkiye Ülke Müdürü Gonca Altıntaş, sürdürülebilirliğin ekonomik, ekolojik ve sosyal açıdan çok boyutlu bir kavram olduğuna dikkat çekerek, “Her yıl farklı bir tema etrafında düzenlediğimiz akademimizi, bu yıl dünyanın gündemindeki sürdürülebilirlik teması üzerine inşa ettik ve bu çerçevede iklim değişikliğinin hayvancılık üzerindeki etkilerini masaya yatırdık. Ekonomik, ekolojik ve sosyal açılardan çok boyutlu bir kavram olan sürdürülebilirlik, sektörümüz için de kritik öneme sahip. Dünyamızın yolculuğu üzerine yapılan araştırmalar, önümüzdeki yıllarda savaşlar, göçler, artan nüfus ve gıda kaynaklarındaki yetersizlikler gibi ciddi küresel sorunlarla karşı karşıya kalacağımızı gösteriyor. İklim değişikliği ve kuraklık gibi çevresel tehditler bir yandan maliyetleri artırırken diğer yandan da tarımsal alanların azalması ve su kaynaklarının tükenmesi gibi problemleri beraberinde getiriyor” ifadelerini kullandı.
2050’ye Kadar Gıda Üretimi Yüzde 50 Artmalı
Gonca Altıntaş, dünya nüfusunun 2050 yılına kadar 9,8 milyara ulaşmasının beklendiğini belirterek, mevcut tarımsal üretimin bu nüfus artışını karşılayacak şekilde artırılması gerektiğini vurguladı: “Dünya nüfusu bu seviyelere ulaştığında, biyolojik yakıtlar için kullanılan mahsuller ve beslenme gereksinimlerini karşılayan tarımsal üretimin yüzde 70 oranında artırılması gerektiği öngörülüyor. Ayrıca, kişi başına düşen tarım arazisinin 2,0 dekardan 1,6 dekara düşmesi bekleniyor. Bu koşullarda, sağlıklı gıdaya ulaşmak için 2050 yılına kadar gıda üretiminin yüzde 50 oranında artırılmasına ihtiyaç duyulacağı tahmin ediliyor. Artan nüfusun su talebinin de yüzde 30 oranında artacağı göz önüne alındığında, bu konuda ciddi araştırmalar ve planlamaların yapılması kaçınılmaz hale geliyor.”
İklim değişikliğinin hayvancılık sektöründeki maliyetleri yükselteceğine dikkat çeken Altıntaş, yem hammaddesi üretiminde yaşanacak zorlukların, et gibi temel gıda ürünlerinin fiyatlarına yansıyacağını belirtti. Örnek olarak sığır eti fiyatlarının, iklim değişikliği olmadan dahi 2050 yılına kadar yüzde 33 oranında artmasının beklendiğini söyleyen Altıntaş, iklim değişikliğinin etkisiyle bu artışın yüzde 60’a kadar çıkabileceğini ifade etti.
Çevresel Tehditlere Karşı Sürdürülebilir Çözümler Arayışı
Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölüm Başkanı Prof. Dr. İbrahim Ak’ın moderatörlüğünde düzenlenen program, tarım ve hayvancılık sektöründeki çevresel tehditlere karşı sürdürülebilir çözümler arama çağrısıyla son buldu. Katılımcılar, artan nüfus ve iklim değişikliğinin etkileriyle mücadelede multidisipliner araştırmalar ve yeni yaklaşımların önemine dikkat çekerek, sürdürülebilirliğin hayvancılık sektörünün geleceği açısından kritik bir konu olduğuna vurgu yaptı.